Spring is Here! Right?

Şimdi geçen hafta sonu kar yağdı, kaç günden beri de hava hem çivi gibi hemde o kadar kasvetli ki sanki bahara daha çok var gibi geliyor - her ne kadar geçtiğimiz Pazar günü baharın resmi ilk günü olsada. Bahar sezonuna ne kadar hevesliyim anlatamam size… Havaların ısınmasına, genel olarak daha pozitif olmaya, sanki tüm güzel olasılıklar gerçekleşecekmiş gibi hissetmeye ve şu kat-kat kışlık giysilerimizden arınmayı dört gözle bekliyorum diyebilirim. 

Baharın hep kendine has farklı bir hissiyatı oluyor - sanki bir dolu güzel olasılıklarla yüz yüze gelecekmişiz gibi. Özellikle bu sene şöyle güzel bir bahar sezonunu hepimizin hak ettiğini düşünüyorum. Sizi bilmiyorum ama her şeyden önce sıkı-sıkı giyinip yinede üşümekten çok sıkıldım. Pandemi ile birlikte tabii hepimiz mümkün olduğu kadar açık mekanlarda oturtmaya çalışıyoruz, ama havaların soğuk olmasıyla beraber seçimler sanki birden bire kısıtlanıyor gibi geliyor. Şahsen şöyle güzel bol güneşli, ağaçların yemyeşil olduğu, çok hafif bir rüzgarın estiği günleri iple çekiyorum. 

Havalar biraz ısınsın diye beklettiğim bir çok planım var. Bunlar çok büyük planlar değil, çoğu basit ama bana hep zevk veren şeyler - mesela vapura binip karşı tarafa geçtikten sonra, İstanbul Modern'in yeni alanını gezip sonrasında Galataport’ta güneşin altında oturup (donmadan) Vakkorama Cafe’de kahve içmek gibi, veya İl Cortile’nin avlusunda oturup güzel sohbetli bir akşam geçirmek, veya sabaha kadar Backbar’ın yeşil alanında dans etmek gibi, veya sabah erkenden Belgrad ormanına gidip, parkuru yürüdükten sonra arkadaşlarla keyifli bir brunch’a gitmek gibi basit istekler.

Kar botlarmı, kışlık kabanımı ve kaşmirli deri eldivenlerimi dolaba kaldırıp artık etekleri uçuşan elbiselerimi çıkartmak istiyorum. Havalar biraz güzelleşe söyle rahat bir elbisenin altına spor pabuçlarımı ayağıma geçirip, başıma güzel bir hazır şapka ve üzerime bir jean ceket yeterli olsa, veya bir iki iş peşinde koştururken jean pantolon üzerine beyaz bir t-shirt ve blazer ceket giyip dolaşabilsem. Eve dönerken de cadde üzerinden bir buket çiçek alıp hem evime güzel bir hava hemde kendime bir mood-boost yapmayı çok istiyorum.  

Terası açabildiğim havaları dört gözle bekliyorum - jute halı serip, bir kaç fener yakıp, sırtımızı yaslaya bileceğimiz rengarenk yastıkları yerleştirip, arkadaşlar ile biraz şarap, biraz kızarmış tavuk (yüksek talep ile beklenen bir tarif), güzel müzik ve bol kahkahalı bir akşam yaşamak istiyorum.

Planlar yapmaya başlayıp, büyük hayaller kurmanın ve umutlu olmanın tam vakti bence. Umarım tüm istediğimiz güzelliklerin bize yavaş yavaş geldiği bir döneme giriyor olalım - hem global çapta bir sakinleşme hemde kişiye özel gelişmeler olabilir.


Since we got snow over the weekend, and the past few days have been cold and rainy it doesn’t quite feel like we’re in spring - never mind the fact that this past Sunday was officially the first day of spring. I can’t tell you how much I’ve been looking forward to spring and all that it promises… Warmer weather, a positive feeling all around, feeling that life is full of possibilities and we can finally shed our winter layers (both literally and figuratively).

Spring always feels a bit different, a bit more positive and full of possibilities. I love it for all sorts of reasons but this year especially we could all use a good spring! I don’t know about you but I’m a little tired of layering up and still being cold! It feels like I’ve put off so much waiting for warmer weather. Sure since the pandemic is still ongoing, being in enclosed spaces still feels a bit nerve wracking and with the weather being so miserable, choices for going out and such can feel limited. I dream of warmer weather where the sun is shining, the trees are full of green leaves, and there is just the slight breeze to keep you feeling fresh without shivering. 

I have so many plans for when spring actually comes through. I’m a person of simple tastes; I just want to get on the ferry, be able to sit outside, explore the new Istanbul Modern then have a relaxed lunch or coffee at Vakkorama Cafe at Galataport without shivering. I want to have a leisurely dinner at Il Cortile’s outdoor area, dance the night away at Backbar in their green outdoor space. Go on a morning walk in Belgrad park and then go out for brunch with friends. 

I want to put away my snow boots and teddy coat, hats and cashmere lined leather gloves, and take out a few flowy dresses. I’m so looking forward to picking out light dresses and pairing them with sneakers, a jean jacket and an amazing straw hat. A day of running errands with just jeans, a white t-shirt and the relaxed black blazer without the need for a scarf - and stopping to buy fresh flowers from street vendors to cheer up my apartment (and myself).

I can’t wait for the day when I can set-up my terrace again, rolling out my jute rug, lighting a bunch of lanterns, putting out throw pillows and having friends over for some chilled wine and homemade fried chicken (a crowd pleaser recipe), good music and plenty of laughter. 

Now feels like the perfect time to make plans, dream big and be hopeful. Hopeful for all good things whether it's a global de-escalation, or on a more personal level.

Previous
Previous

Transformation!

Next
Next

#internationalwomensday